Ana Sayfa
Yarışma Takvimi
Yarışma Yönergeleri
İletişim
Türkiye 2009
Kaynaklar
Canlı Yayın
Fotoğraf Galerisi

Görenlerle Ortak Yanımız Satranç
img_3645.jpg1998 yılında, elinde tuzaklama bombasının patlamasıyla,  gözlerini ve ellerini kaybeden İbrahim Dal’ın satranç ile değişen hayatı...

Aslı Kara: Satranç oynayan bir görme engelli olarak kendinizden bahseder misiniz?

İbrahim Dal: 1973 yılında Adana’nın Kozan ilçesinde doğdum. İlk ve orta öğrenimimi babamın görevi nedeniyle taşındığımız Ceyhan’da tamamladım. 1993 yılında Jandarma Okullar Komutanlığı’nda bir yıl eğitim aldıktan sonra Uzman Jandarma Çavuş olarak Kayseri’de göreve başladım. 1996 yılında Van’da asayiş görevi yaptım. 1998 yılında ise tuzaklama yaptığımız bombalardan biri elimde infilak edince gözlerimi, işitme organımı ve ellerimi kaybettim. Uzun süre ameliyatlar geçirdim ve hala olmam gereken ameliyatlar var. Sürekli ilaç kullanmanın yarattığı stres ve bu süreç beni çok yıprattı. Fakat sağolsun; devletimizin bizler için 2000 yılında Elele Vakfı’nın teşvikiyle Ankara’da yaptırdığı, Türkiye Silahlı Kuvvetler Rehabilitasyon ve Bakım Merkeziyle tanışmam, hayatımı değiştirdi. Daha önce GATA’da tedavi görüyordum. Bilgisayar ve Golball oyunu eğitimleri aldık. Golball beni biraz sınırlıyordu; ama bu halimle oynamaya çalıştım. İlk Satranç eğitimini de orda aldım. Aslında ilk tanışıklığım lisede oldu; ancak o zamanlar çok sıkıcı gelmişti.

A.K: Peki, bir zamanlar sıkıcı gelen satranç ne zaman ilginç gelmeye başladı?

İ.D: 2003 yılında Rehabilitasyon Merkezinde satranç kursu verilmeye başlandı. O zaman kendime inancım yoktu.  Görme engelliler için yapılan satranç tahtasını iki eli sağlam olan arkadaşlarım rahatlıkla kullanıyorlardı. Ben de ilk başta denemek istedim; ama başaramadım. Öfkeyle taşları ittirdim ve hocaya yapamayacağımı söyledim. O sırada hoca; etkili bir şekilde ‘Göreceksin, bunların içinde en iyi sen oynayacaksın’ dedi. Bu söz beni çok etkiledi. O an kararım değişti ve denemeye karar verdim. ’Şah e4 bulunduğu kare dahil kaç kareye gider’ diye sordu hoca. Arkadaşlarım daha hesaplarken, ben kafadan 9 dedim. ’Gördün mü, oluyormuş isteyince’ dedi.  Allah o kursu veren hocadan razı olsun, gerçekten üstat biriymiş ki beni inandırdı. Kendime olan inancımla işte bu günlere geldik.

A.K: Satranç sıradan insanlar için bile zor bir spor iken görme engelli olmanın getirdiği zorluklar neler?

İ.D: Genelde turnuvalarda zorluk yaşıyorum. Resmi kurallar var. Her görme engelli için olmasa da benim için zor oluyor; çünkü başka özürlerimde var. Mesela; tahta kullanmıyor, kafadan oynuyorum. Dolayısıyla gören arkadaşlarla oynadığımda hamleyi söylemeden oynadıklarında ya da söyleseler bile işitme problemimde olduğu için bazen duyamayabiliyorum. Bu nedenle yardımcı talep ediyorum. Onun da bazı zorlukları oluyor. Örneğin; hamleyi söylediğimde istediğim taşı yanlış yere koyabiliyor. Böyle bir durumda da kurallar geçerli olduğu için itiraz da edemiyorum.


A.K:
Hamleleri nasıl hatırlıyorsunuz ve oynarken nasıl bir yol izliyorsunuz?

İ.D: Zamanında gören bir insan olduğum için, beyazlar hep aşağıda siyahlar da hep yukarıda bir pano olarak karşımda duruyor. Sanki bir televizyon ekranı karşımda, orada hamleler hareket ediyor. Öylece aklımda tutuyorum.

A.K: Her gün satranç çalışıyor musunuz?

İ.D: Hamleleri sesli olarak söyleyen bir satranç programı var, onunla çalışıyorum. Hamleleri sesli söylerken bende klavyeden yönlendirebiliyorum. Onun dışında; elimde zamanında oynanmış Kasparov, Alexei gibi satranç ustalarının notasyonları var. Onları ezber ediyorum. Aklımda 34 tane ustanın notasyonu var. Tabiki oyun içinde kendi analizimi de yapıyorum. Taktik-teknik kurmaya çalışıyorum. Elimdeki kaynaklar kısıtlı olsada çalışmaya çalışıyorum.

A.K: Satranç hayatınızı değiştirdi mi?

İ.D: Değiştirdi tabiki. Bilgisayar kullanabilmek ve satranç. Evde kendi kendime, kafamdan satranç oynuyorum. Vakit o zaman öyle çabuk geçiyor ki. Hiçbir stres sıkıntı yok. Önceleri geceleri kalkar, her sorunu kafama takar, uyuyamazdım. Şimdi ise kafamdan satranç oynuyorum, uçup gidiyor sorunlar.

A.K: Seçme yarışması nasıl gidiyor?

İ.D: Bu benim ilk katılışım olduğu için acemilik çekiyorum. Onun dışında,  daha önce de dediğim gibi resmi kurallar beni biraz zorluyor.

A.K: Görme engelliler turnuvalarına katılıyor musunuz?

İ.D: Önceleri aktif bir sporcu değildim. Sadece eş dost ile zevk için oynuyordum. 2006 yılından beri ise aktif bir sporcu olarak devam ediyorum. Geçen sene Kahramanmaraş’ta düzenlenen Türkiye Görme Engelliler Satranç Şampiyonasına katıldım ve 76 kişi arasından 9.oldum. Hedefim bu seneki şampiyonada ilk üçe girebilmek. Buraya gelmemdeki amaç da; tecrübe edinmek. Çünkü en büyük eksiğim bu.

A.K: Satranca başlamak isteyen engelli insanlara ne söylemek istersiniz?

İ.D: Sadece engellilere değil; herkese tavsiye ediyorum. Zihni olumlu yönde geliştiriyor. Olumsuz düşünmekten uzaklaştırıyor. Görenlerle ortak bir yanımız satranç. Görenleri yendiğimiz zaman zorlarına gidiyor, bu da benim çok hoşuma gidiyor. 

A.K: Eşiniz ve çocuklarınız satranç oynuyorlar mı?

İ.D: Çocuklarım biliyor. İnternetteki satranç sitelerindeki oyunlarda karşı tarafın hamlelerini bana söyleyip benim hamlelerimi de oynayarak yardımcı oluyorlar. Bu şekilde de satrançlarını geliştiriyorlar. Eşim ise ben ve çocuklarımla yeterince meşgul olduğu için vakit ayıramıyor; yoksa ben öğrenmesini çok istiyorum.

A.K: Satranç severlere son olarak ne söylemek istersiniz?

İ.D: Aileler çocuklarının ellerine oyuncak yerine satranç taşını versinler. Oyuncak olarak onu edinsinler. Bir de dileğim; Uluslararası Satranç Federasyonunun, biz görme engelliler için resmi kuralları biraz yumuşatması.

A.K: Çok keyifli bir sohbet oldu. Umarız sizleri diğer organizasyonlarda da aramızda görürüz. Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.

 
 Türkiye Satranç Federasyonu 2010